4 Eylül 2011 Pazar

bir eloharp tetikçisinin itirafları


hepsi gençti.. hepsi heyecanlı.. hepsi idealist..
büyük umutlarla girdiler kapıdan..
önce aldık kümes gibi dersliklere soktuk..
kışın yağan yağmurun gürültüsü, tavandan akan damlalarla test ettik onları..
yazın boğucu sıcakla..
yılmadı hiç biri her gün geldiler derse ilk yıl..
yapacak işleri vardı büyük şeylere imza atacaktı her biri..
idealisttiler..
sonra yavaş yavaş dersleri göstermeye başladık ama ürkütmeden..
yavaş yavaş ..
laboratuvar adı altında hangarlara soktuk..
bozuk malzemelerle yapmaları üzere karmaşık deney programları hazırladık..
gözlemledik, sabırlarını ölçtük..
beklediğimizin üzerinde sabır segiledi her biri..
onlar her başardıklarında beğenmedik..
başaramadıklarında yardım etmek yerine yerden yere vurduk..
başka bir ilde meslek edinmeye çalışan genç erkeklerimizi az sayıda kadınlarımızı..
dayanıklılıklarını ölçtük..

sonra ikinci seviyeye geçtik..
biraz daha zorladık farklı taktikler denedik..
sayfa sayfa verdikleri cevap kağıtlarına sıfır verdik
iyi niyetimizi gösterdik..
pek zorlamadık kendimizi, anlamaları için..
anlatmadan öğretmeden neler yapabileceklerini sınadık..
hepsi başaramadı..
deney grubunda ilk kopmalar başladı..

dayananlara tahammülümüz yoktu..

onlar dayandıkça biz zorladık.
farklı deney gruplarına ayırdık..
onlara seçme hakkı verdik ama bu haklarını biz kullandık..
bazen isyan ettiler seçmek istemediler diğer tarafı..
dayattık..
yaptığımız adaletsizliği örtmek için..
adil kuralar çektik..
yine çatlak sesler çıktı kulaklarımızı tıkadık..
baktık isyan büyüyecek dikkatlerini dağıtmak için
farklı farklı bir çoğunun yapılması imkansız projeler verdik..
kopmalar artış gösterdi..

çözmeleri için sorular verdik soruyu doğru değil yanlış cevaplandırmalarını istedik..
doğru cevaplayanları bıraktık..
kendi verdiğimiz yanlış cevapları kullananları geçirdik..
aynı cevaplara bazen 80 90 verdik bazen 20 30
kafalarını karıştırdık..
onları seçim yapmaya zorladık..
ya tüm bildiklerini unutup düzene uyacaklardı..
ya da inandıkları doğrularla yerlerinde sayacaklardı..
onları ezbere alıştırdık..
sınavlarını son dakika okuyup tahmin yeteneklerini araştırdık..
kopmalar hat safhaya ulaştı..

denekler ezbere iyice alıştı..
defterleri notları bırakıp soru ezberlemeye başladılar..
onları keyifle izledik..
hatta teşvik ettik..
sonra diğer safhaya geçtik..
diğer yüzümüzü gösterdik..
öğrenmeyi unutmuş beyinlerden..
ezberi bırakıp tekrardan öğrenmelerini istedik..
şaşırdılar..
söylememiştik çünkü bunca zamandır ezberledikleri bilgileri tek bir derste önlerine sürecektik..
onlardan ilk defa bir şey yapmalarını istedik..
sorularda yorum yapabilme..
çözüm vermedik kullanacakları bilgileri verip kendilerinin çözmesini istedik..
adapte olamadı bir çoğu..
artık kopmalar limit düzeyi aşmıştı..
200 kişilik denek grubundan artık sadece 10 20 kişi başarılı olabiliyordu..
nihayet direnenler de yılmıştı..

her sene farklı kayıt sistemleri denedik..
hem teknolojiyi hem eski düzeni koruyarak kayıt yaptırdık..
kolay vermedik seçtikleri dersleri..
bu sayede zor aldıkları derslerin kıymetini bildiler..

biz başarımızı kutlarken onlar ideallerinden ne kadar uzakta olduklarını..
ilk yıllardaki o genç dinamik beyinlerinin nasıl yaşlandığını..
en neşelilerinin bile gülümsemeyi unutuşunu..
görüp kara kara düşünüyordu..

deney bir kez daha başarıya ulaşmıştı..
beklediğimiz gibi sadece bir kısmı programı normal sürede tamamlayabilmiş..
geri kalanlar 5 6 7 yıla kadar sarkıtmıştı..
etraflarından baskı görürlerken okulu bitiremedikleri için..
biz de içeriden bastırıp..
iyice küstürdük hayata..
onlara ayrı hayatlar ayrı dertler yaşayan insanlar gözüyle değil..
tek tip makine gözüyle baktık..
kimsenin gözünün yaşına bakmadık..
hiçbir deneği dinlemedik..
aramızdan bazı istisnalar çıktı deneklere yardım etmeye kalktı.
onları dinlemeye kalktı..
suçladık..bastırdık..

program sonunda her bireyin hayallerini başarıyla bitirdik..
idealleri beklediğimizin üzerinde söndü..
hepsinin sosyal hayatı bitirilmiş oldu..
hobi sözcüğünün anlamını unuttular..
okudukları tek kitap ders kitapları olarak kaldı..
görebildikleri tek sosyal mekan okul kantini olarak kaldı..

bunları büyük bir soğuk kanlılıkla yaptık..
diğer üniversitelerdeki öğrencilerden farklı yetiştirdik..
bir diğer üniversitelere oradaki öğrencilere baktılar bir kendilerine..
bir ordaki yapıya işleyişe..
bir kendi hallerine..
farklı olduklarını biliyorlardı diğer mezunlardan..
ama hiçbiri bu farkın iyi mi kötü mü olduğuna karar veremedi..
hala düşünülür.. kou elohab'da okumak gerçekten bir ayrıcalık mı
yoksa hayatın en zor basamağı mı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder