27 Aralık 2011 Salı

Işıl'a..


Derinde bir sessizlik var.

Karanlık bir kuytu, kötü bir rüya. Bünyeden bünyeye farklı tabi ama, her anıda bir iç çekiş. Bir keşke, bir “bunu da görseydi ya”.
Matem pusuda. Ansızın yakalıyor kahkahaların ortasında. Küskün, dargın, hırslı, saldırıyor her hatıraya. Alev sönmedi hiç harlanıyor insan yalnız kaldığında. 
Düşler misafirperver, seni ağırlıyor sıklıkla.
Sesin hep kulaklarımızda..

Önceden bilmiş gibi, görmeden gittin uğursuz 2011’i. Savaşlar tam gaz, her gün siyaset uğruna gönderiyoruz birilerini yanına. Araplar da bahar oldu, devrimler falan. Bazılarını devirenler, bazılarını devrilenler gönderdi ama çok kişi gitti oraya. Doğa da durmadı tabi bu arada. Deprem oldu tsunami oldu Japonya’da Van’da, üzüldük hep, ölüm bu yıl çok çalıştı bu tarafta.
Oturduğumuz tabureleri kaldırdı belediye Beyoğlu’ndan. Sana kaldırdığımız kadehler ulaşamıyor artık yıldızlara. Barların kötü sıvalı tavanlarında asılı kalıyor şerefeler, aramızda olanlar ve olmayanlara.
ÖSYM çok skandal yaptı bu sene, milli eğitim bakanı daha fazla öğretmene ihtiyaç yok öğretmenler başka iş bulsun dedi, başbakan kapak oldu Times’a. Bunlara da okkalı bir küfür sayardın eminim saydık biz senin adına da. Sevinir misin bilmem ama, aradan bin Ladin’i de çıkardı Amerika.
İşsiz kaldım ben bu sene. İlk başta dayandım ama sanki satıyorum sana verdiğim sözleri yavaş yavaş üç beş kuruşa. Döner koltuklu bir masa başında değil de, büyük bir şirketin köhnesinde selamlarım artık seni ve yüzüm olmaz sana demiştim demeye.

Bunları görmemen iyi.

Beni duyabilmeni isterdim. O kadar çok şey anlatıyorum ki sana. Bazılarına kızarsın eminim, ama çok gülersin çoğuna. Zaten adam gibi ağlayamadık seninle karşılıklı, ne zaman otursak başımıza bir büyük alıp dert sofrasına, on dakika sonra cıvıttık, güldük yarıla yarıla.
Sensiz ağladım ben hep, senden sonra..

Belki de yeterince ciddiye almadık hayatı. Keşke alsaydık. Ölüme gülmezdin belki o zaman. Korkardın belki. Şakası olmazdı sensizliğin, gitmezdin belki.
Sizin orda zaman kavramı nasıl bilmiyorum ama bu bir yıl çok garip geçti benim için. Hayatımdaki tek iyi şey beni emanet ettiğin kadındı.- Bunu görseydin iyiydi-. Zaman geçirebilmeni isterdim onunla. Senin izlettiremediğin Vengo’yu izlettirdi bana. Senin dinletmediğin şarkıları dinletti bana, bilmediğimiz çok şeyi o bana anlattı, bende sana.

Senin kaçmak istediğin İstanbul’da sıkıştık kaldık. Devam ediyoruz hayatlarımıza. Bazen haksızlık ediyormuşum gibi geliyor sana, yeterince anamıyorum sanki seni. Bir yerlerden haykırıyorsun da duyamıyorum sesini. Siste ağlıyorsun, beni çağırıyorsun da gelemiyorum sanki. Tekrar tekrar intihar ediyorsun da kurtaramıyorum seni. Her defasında son anda yetişiyorum da tutamıyorum elini, düşüyorsun hep boşluğa. Sonrası keşke’ler denizi..
Dalga dalga geliyor, boğuluyorum içinde.

Bu gün tam bir yıl geçti üzerinden. Bir buruk yıl. Bir eksik yıl. Alışamıyorum sonsuza kadar gitmiş olman fikrine. Artık neresiyse orası, orda bizi bekle. Eğlenelim, dalgaya alalım hayatı, gömelim dertleri bir elliliğe, bekle ki toplanalım yine.
Gitme bir yere..

Bıraktığın mektup hep aklımda, orda gülüyorsun bana. Gariptir, yaşamından vazgeçecek engellerin vardı  ama, ben gülerken hatırlıyorum seni hala.

          Sana gelsin.. Eskiden olduğu gibi tekrar tekrar dinlersin.