4 Eylül 2011 Pazar

başa vurunca


Hiç kimseye hiçbir şey anlatabildiğim bir andı. Düşmüştüm, dilim kanıyordu.


Perde açıldı, sahnede bunalım bir oğlan, sonbahar temalı dekor önünde, havaya attığı taşları tekmeyle uzaklara atmaya çalışıyordu. Ekseriyetle tutturamıyordu ama ısrarla her seferinde daha da hırslanarak deniyordu. Hatta öyle ki bir an neden bunalım olduğunu unutup sadece hedefi tutturamamanın siniriyle saldırdı masum taşlardan kaçamayanlarına. Sonunda kaçamayan taş duvara çarptı, duvar bir şey anlamadı ama taşın çok canı yanmış olmalı, oğlan rahatladı.


Ferdi abinin huzuru kalmamış benimkini verdim şimdilik kullansın diye. Çok içli söylüyodu dayanamadım gittim sabahçı kahvesine teslim ettim bende kalanı ona, yazık lan insan o da.


Dilim kanıyo hala. Kan kusuyorum sevdiklerime. Konuştukça acımı suratlarına tükürür oldum . Pis bi insanım şu sıralar hani evlat olsam çekilmem.Bekliyorum aradan çekilemediğim anlardan birinde çok pis punduna gelicem ağzımı burnumu dövücek iç ve dış mihraklar. Düşenden bile dayak yicem, yüzsüz yüzsüz sırıtıcak kenardan yaprak.


Bir rüzgar esse, bir dal kopsa bir ağaçtan ya da bir yaprak.. alıp götüremez beni bir yere ama en azından hatırlatır bir şeylerin hala yer değiştirebildiğini. Bakarsın onu görüp rüzgarsız koparım dalımdan ben de ve değişir birden her yerim. yeni yeni umutlarım ve sabit sevgilerimle.


Haydi biraz daha bekleyelim. Sabır 12'yi geçince dansöz çıkıcakmış. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder