27 Ekim 2011 Perşembe

anorak


Kadın erkek ilişkilerindeki en büyük günahlardan birini işlemiştim o gün. Sevgilimin favori mağazalarından birine onun için alışveriş yapma maksadıyla girmiş, onun beğendiği bir şey bulamamasını hiçe sayarak kendime bir değil tam iki parça kıyafet almıştım.

Her şey masum bir gezintiyle başlamıştı. Soğuktan üşümüştük, ısınmak ve yeni çıktığı iş görüşmesinin detaylarını konuşmak için alışveriş merkezine girmiştik. Normalde AVM leri sevmeyen ve zorunlu olmadıkça kapısından içeri girmeyen biri olarak, sevgilime büyük bir jest yaptığımı düşünmüştüm.

Önce biraz dolaştık birkaç mağazaya girdik, gördüğümüz hiçbir ürün sevgilimin alışveriş arzusunu karşılayacak ölçüde değildi. Yetersiz ürünlerle dolu mağazalara girip çıktıkça sevgilimin umudu tükeniyor, bense hazır böyle destekçi bir sevgiliye bürünmüşken tüm mağazalara girmesi için onu delicesine teşvik ediyordum.

Zevklerimizin kesişim kümesi çok küçük bir alanı kapsadığından, gösterdiğim kıyafetleri ‘ığk!’, ‘bu ne be!’, ‘yok artık!!’, ‘Come on!!’ gibi dobra tepkilerle reddediyordu sevdiğim. Sonra her alışveriş sevgilisinin yapacağı gibi onu rahat bırakıp, bir köşeye erkekler sıkılmasın diye konmuş göstermelik erkek reyonunda dolaşmaya başladım.

Yapacak çok bir şey olmadığından askıda asılı ve adının sonradan anorak olduğunu öğrendiğim bir monta rastladım. O kadar çok çıstaklı mağaza müziği dinlemiştim ki, müziğin verdiği ritimle bilinçsizce ve yavaş hareketlerle monta uzandım, askıdan çıkardım ve giydim. Sonra birden etraf değişti, sanki mağaza çok eğlenceli bir yer gibi geldi, çiçekler açtı, kelebekler uçuştu, çocuklar el ele tutuşup şarkılar söyledi. Aynanın karşısındaki adamı tanıyamıyordum türlü çeşit garip hareketler yapıyordum. Bir sağa dönüp sağ profilden bakış atıyordum bir sol profilden, ellerimi kah cebime sokuyordum kah başparmağım dışarıda kalacak şekilde düğmelerin arasına. Artizlik diz boyunu aşmıştı bende ve ben yıllarca kaçmama rağmen alışverişin büyüsüne kaptırmıştım kendimi. Çılgınlar gibi yeni alacağım anorak’ı kesiyordum.

O sıra düzgün bir şey bulamayan sevgilim sinirli adımlarla yanıma gelip benim o maymun halimi gördü. İhtiyacım olan gazı vermeye başladı. Onunla tanıştıktan sonra bireysel beğenimi yitirmiştim,   onun zevkine başvurmadan bir şey alamıyordum çünkü.

Bana göre hala mont olan anorak, acaba kazakla şişirilmiş bedene uyabilecek miydi? Bunun da anlaşılması gerekiyordu. Rastgele bir kazak alarak üzerime geçirdim amacım sadece beden testiydi. Kahretsin! O da yakışmıştı ve alınmalıydı. Alışveriş çılgınlığı bir bağımlılık gibi artık tüm bedenimdeydi. Geri dönüşü olmayan bir yola girmiştim ve kendimi kontrol edemiyordum. Her ne kadar sevgilime de bir şeyler alıp durumu eşitlemeye çalışsam da başaramamıştım. Bu büyük günahı işlemiştim. İlişki tarihi derinden etkilenmişti bir kadın ve erkek bir mağazaya girmiş, kadın alacak bir şey bulamamış, erkek almıştı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Sevgilim beklediğimden olgun karşılamıştı durumu sadece ‘bana diye girdik sana bir şeyler aldık hahayt’ diyerek, ufak bir sitem cümlesiyle kapatmıştı konuyu. Ama bir gerginlik vardı ve sezebiliyordum. Bu gerginliği ancak günün sonunda girdiğimiz bir mağazadan ona bir çizme alarak giderebilecektik. Dahası çizme ona gerçekten çok yakışacaktı. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder